Osmanlı Devleti'nde gerek saray eğitimi ve gerek saray dışı medrese eğitimi özgür düşünme olasılığını ve yaratıcı zekâyı kökünden yok eder nitelikteydi. Hangi konuda olursa olsun tartışmak, soru sormak, sentez yapmak, felsefi bilgiler okutmak yasaktır. Devlete yönetici elemanlar yetiştirmek amacıyla iş gören saray eğitimi, bu yüzden bilgisiz, beceriksiz, miskin kişilerin devlet çarkında görev almalarına neden olur.
17. yüzyılda Osmanlı Devleti'nde uygulanan eğitim sistemiyle ilgili olarak "Paul Rycaut", bu sistemdeki ilkelliklerden söz ederken din, edebiyat ve matematik gibi alanlar dışında kalan bilimlerin okutulmadığı, fizik, metafizik ve matematik derslerinin Batı üniverstelerindeki seviyenin pek altında tutulduğunu, coğrafya öğreniminin dahi doğru dürüst yapılmadığını, güvenilir bir harita bulunmadığını, imparatorluk işlerinin yarım yamalak bilgisiz kişiler elinde ve çoğu kez yıldızlardan anlam çıkartmak suretiyle görüldüğünü, ulema diye bilinen sınıfın bilgi denen şeyden habersiz bulunduğunu açıklar.